6 Temmuz 2009 Pazartesi

Türkiye'den 'Yeşil Bina' Statüsü Verilen İlk Bina: RMI - Türkiye

20.05.2008 /





Efekta Mimarlık tarafından tasarlanan RMI – Türkiye Araştırma ve Eğitim Merkezi, enerji korunumlu tasarımı ve yenilenebilir enerji olanaklarıyla kendi sınıfında eşsiz bir yapı. Gebze üretim tesisleri içerisinde, yapımına 2006 yılı Kasım ayında başlanan ve bir yılda tamamlanan RMI - Türkiye, 4250 m² lik bir alan üzerinde kurulmu ve 2217 m² kapalı alana sahip. Yapımında 210 ton yapı çeliği kullanılmış olan binanın taşıyıcı sistemi betonarme ve çelik karkastan meydana geliyor. Yapıya ait projeler gibi proje yönetiminin de Efekta Mimarlık’ ait olduğu proje, yaklaşık 3 milyon Euro’ya mal oldu.



Gebze’de Betek Boya ve Kimya Sanayi AŞ’ye ait tesiste konumlanan bina, 1763 metrekarelik bir yerleşim alanında laboratuvar ve ofis mekanlarının yanı sıra uygulama alanları ve bir de konferans salonu barındırıyor. RMI Türkiye, Türkiye’nin ve Orta Doğu’nun jeotermal enerjiden faydalanan, doğal aydınlatma ve doğal havalandırma sistemlerine sahip, ortalamanın üstünde bir ısı yalıtım performansı gösteren ilk araştırma yapısı olma özelliği de taşıyor. Bilimsel araştırma ve yapı malzemelerine dair mühensilik çalışmaları yapacak personele hizmet edecek bina, özellikle yapılarda ısı yalıtımına dair sorunlara çözümlerin aranacağı bir mekan olacak.







Yapının enerji konsepti anlatılmak istenirse, şu maddeler sıralanabilir.



Enerjinin Korunmu: Yapının ısıtma ve soğutma ihtiyacını azaltmak adına yapıya, normalin iki katı kalınlıkta olan karbon takviyeli EPS yani Capatect Dalmaçyalı ısı yalıtım levhaları yerleştirildi.



Yenilenebilir enerji kaynağının kullanımı: Yapıya yerleştirilen yeraltı ısı kaynağı sistemi (Ground Source Heat Pump System - GSHP), yapının ısıtma ve soğutma için enerji istemini karşılama üzere kullanıldı. Söz konusu dikey, kapalı sistem, toprkta açılmış, her biri 100 metre derine inen 22 adet dar sondaj kutusundan oluşuyor ve açılan bu kuyular içerisinden toplam 15 km uzunluğunda yüksek yoğunluklu polietilen boru geçirilerek ısı iletim devreleri oluşturuluyor. Bu devreler içerisinden geçirilen su, binanın içersine yerleştirilmiş bulunan yüksek teknoloji ürünü 27 adet toprak kaynaklı ısı pompasına gönderilirken, pompalar vasıtası ile istenilen ısıtma ve soğutma işlemi gerçekleştiriliyor. Yapının enerji tasarrufları, tüm yıl boyunca değerleri görüntülenecek sensörler ve bir bilgi akış sistemi vasıtasıyla incelenecek.







Yapının doğal aydınlatmadan faydalanması: RMI – Türkiye, toplamda 190 metrekare, yani yapının taban alanının dörtte biri büyüklükte bir alandan gökyüzüne açılıyor. Bu ışıklıklar, yapının avlularında %90’a varan oranlarda aydınlatma ihtiyacını karşılıyor. Tasarımcılarının ışığın izleğini de hesaba katmalarıyla, kış aylarında güneş ışığıyla aydınlanma potansiyeli ve ısı kazancı arttırılmış; yaz aylarında ise ışıma ve ısınma optimize ediliyor. Özel olarak geliştirilmiş hücreli tip polikarbonat malzemeler kullanılarak, güneşin kızılötesi radyasyonundan kaynaklanan ısıtma etkisi en alt seviyelere düşürülüyor. Tüm bunlara ek olarak, seçilen düşük emisyonlu çift cam cephe giydirme sistemi de ışımayı düşük ısınmayı yüksek tutmaya yardımcı oluyor.







Yapı, içerisinde doğal gün ışığının zayıf olduğu mekânlarda gün ışığından daha fazla faydalanılabilmesi amacına yönelik olarak özel bir sistem uygulamasına gidilmiş ve bu sistemin ülkemizde de uygulanılabilmesine yönelik bir ilke de öncülük etmiş. Sistemin çalışması şu şekilde sağlanıyor. Doğal gün ışığı yapının terasından özel bir reflektör vasıtası ile toplanarak yansıtıcı ve taşıyıcı bir tüpe veriliyor ve bu tüp vasıtası ile gün ışığı istenilen noktaya iletiliyor. İletim noktalarında tüp ağzına takılan özel bir difüzör vasıtası ile gün ışığının mekâna yayılması sağlanıyor. Böylelikle günışığı alamayan mekânların hem doğal enerji kaynağı kullanılarak aydınlatılması sağlanmış , hem de enerji tasarrufunda bulunulmuş.







Doğal Havalandırma: Yapının doğal hava girişi, havadan-havaya ısı değişimi (air-to-air) sayesinde gerçekleşiyor. Bu ünite, yapıdan çıkan kirli hava ile yapıya girişi sağlanan taze hava arasında enerji transferi sağlayarak, ısıtma ve soğutma giderlerini azaltıyor.



Yapının almaya hak kazandığı çok sayıda ödül de var. Bunlardan bazıları şöyle sıralanıyor:



Avrupa Birliği Enerji Komisyonu’nun Med-Enec proje yarışmasında ülke birinciliği, genel klasmanda ikincilik: Avrupa Birliği Enerji Komisyonu’nun Akdeniz’e komşu ülkelerdeki binaların enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını teşviki amacı ile 2006 yılında Alman GTZ öncülüğünde açtığı proje yarışmasında RMI – Türkiye binası uluslararası ile ödülüne kavuştu. Bu proje yarışmasında elde edilen Türkiye birinciliği ve genel klasmanda İsrail’in ardından elde edilen ikincilik ile RMI – Türkiye binası hem 95 bin €’luk bir ödüle layık görüldü hem de bütün Akdeniz coğrafyasındaki ülkeler için bir örnek teşkil etti. Bu proje kapsamında RMI – Türkiye binasının enerji verimliliği iki yıl süre ile Med-Enec bünyesindeki uzmanlar ve RMI – Türkiye’nin mühendisleri tarafından izlenecek.







Avrupa Komisyonu, Ortak Araştırma Merkezi tarafından Türkiye’de “Yeşil Bina (Green Builiding)” statüsünü verilen ilk bina: 2005 yılından bu yana Avrupa’da enerji sarfiyatı düşük ticari (non-residential) binaları teşvik etmek amacı ile bir program yürüten Avrupa Komisyonu, Ortak Araştırma Merkezi, Yenilenebilir Enerji Bölümü, RMI – Türkiye binasını, yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanması ve enerji verimliliğinden dolayı "Yeşil Bina (Green Building)" programına dahil edildi. Yeşil Bina programına dahil edilmiş Avrupa çapında 70 adet bina bulunmaktadır ve RMI – Türkiye binası bu programa Türkiye’de dahil edilmiş ilk ve tek çevre dostu bina.







2007 Dünya Enerji Ödülü’nde ülke birinciliği: RMI – Türkiye, faaliyetlerini yürüttüğü binanın yenilenebilir enerji konsepti ve enerji verimliliği dolayısı ile Dünya Enerji Ödülü (Energy Globe Award) Türkiye birinciliğini almaya hak kazandı. RMI –Türkiye binası, dünyada en önde gelen çevre ödüllerinden biri olarak kabul edilen bu ödül ile, açılalı daha bir yıl olmadan üçüncü ödülünü almış oldu. Dünya Enerji Ödülü’ne toplamda 853 başvuru gerçekleşti. Ülke birincilerinin ve tüm başvurular arasından Yeryüzü, Ateş, Su, Hava ve Gençlik temalarında uluslararası birincilerin seçildiği yarışmada, enerji kaynaklarını kullanımı ve yüksel enerji verimliliği ile RMI – Türkiye binası Türkiye birinciliğini kazanmış oldu. RMI – Türkiye ödülünü 26 Mayıs 2008’de Brüksel’de düzenlenecek ve tüm dünyada yayınlanacak bir TV galasında alacak.

Yalıtım Sektörü 2007 Başarı Ödüllerinde “Yalıtım Sektörü Katkı Özel Ödülü”: Her yıl geleneksel olarak düzenlenen Yalıtım Sektörü Başarı Ödüllerinde RMI – Türkiye, gerek sektördeki ürünlerin niteliğini yükseltici doğrultuda yürüttüğü araştırma-geliştirme faaliyetleri, gerekse verdiği test hizmetlerinden dolayı “Yalıtım Sektörü Katkı Özel Ödülü”ne layık görüldü.

Türkiye'nin İlk 'Yeşil Gökdeleni' - İstanbul Sapphire

09.05.2008





11,339 m2 arsa üzerine kurulu İstanbul Sapphireprojesi, Kiler Grubuna bağlı Biskon Yapı İnşaat şirketinin yürüttüğü ve faaliyete geçtiği inşaat bölgesinin en prestijli rezidans projelerinden biri. Proje, İstanbul’un iş yaşamının ana arterlerinde yer alması, Metro’ya (-3) direkt bağlantısı, TEM ve E5 karayoluna yakınlığı, Boğaziçi ve FSM köprüsüne yakınlığı ve Büyükdere Caddesi üzerinde olması ile Beşiktaş, Etiler, Şişli ve Sarıyer’in ortasında yer alması sayesinde daha da önem kazanıyor. İstanbul Sapphire ile şehrin merkezinde, İstanbul manzarası eşliğinde yaşarken, doğal hayattan ve yeşilden uzaklaşmamak da mümkün.



Tabanlıoğlu Mimarlık tarafından projelendirilen çağdaş teknoloji ürünü yapı, 235 metre yüksekliğinde ve toplam 64 katlı, zemin üstü 54 kattan oluşuyor. Bina ortak alanlar, otopark ve alışveriş katları çıkartıldığında ise 47 kat konut katı olarak tasarlanmış. Her biri 9 kattan oluşan 4 farklı zone/yaşam kuşağı bulunmaktadır. Her 3 katta bir bahçeli daireler, her 9 katta ise ortak alanlar ve mekanik alanları bulunuyor.







İstanbul Sapphire, Türkiye’nin ilk çevre dostu özellikli gökdeleni. Bu özelliği borçlu olduğu donanımlardan biri, doğal havalandırma sistemi. Cam bir örtü ile korunan binanın hava sirkülasyonu, her 3 katta bir bulunan, hareketli, kontrol edilebilir menfezler yardımıyla sağlanıyor.



Binanın çevresi birbirinden bağımsız iki kabuktan oluşuyor. İç mekanları, dışta oluşturulan kabuk yardımı ile olumsuz meteorolojik koşullardan ve sesten korunuyor. Bu şeffaf kabuk aynı zamanda iç mekan-dış atmosfer arasında tampon bölge oluşturuyor ve gün ışığının içeriye yansıması, otomatik kontrol storları yardımıyla ayarlayan bir perdeleme sistemi ile kontrol ediliyor.







Toplamda 64 Kattan oluşan İstanbul Sapphire Projesi'nin 6 katı otopark olarak değerlendirilmiş. 4 katı alışveriş, 2 katı konuta ayrılacak şekilde tasarlanmış toplam 1000 araçlık otopark alanı, her daireye ortalama 2 araçlık otopark imkanı sunuyor. 35,000 m2 inşaat alanı olarak tasarlanan alışveriş merkezi 6 kattan ibaret olup, cafe, bar, restoran, dükkanlar ve bir de hipermarketin bulunduğu konseptte hazırlanacak.



Proje, 157 adet lüks konuttan oluşuyor. Daire planlarında ferah ve aydınlık, mimari ve iç mimari yaklaşımlarda fonksiyonel ve estetik çözümler üzerinde durulmuş. Çevre dostu sistemlerin kullanılmasıyla enerji tüketimi kontrol edilirken, her katta iç bahçeler olarak düzenlenen yeşil alanlar, yüksek kotta oturumlarda da doğal ve sıcak bir atmosfer sağlanıyor. Kat yüksekliğinin 4 metre olduğu dairelerin tüm doğal ışık alıyor.







Her 9 katta bir, oluşan konutlar arasındaki yaşam alanlarının 5’inci katında mekanik kat, 4’üncü katında konut lobisi, 3’üncü katında yüzme havuzu, 2’inci katında spa, 1’inci katında ise bar, lounge ve restaurant bulunuyor. 34 metre yükseklikteki havuz ile 163 metre yükseklikteki golf pratik alanları, ev sahiplerine hizmet verecek.


İstanbul Sapphire projesinnin inşaat bitiş süresi Ağustos 2009 olarak öngörülüyor.

Türkiye'nin İlk 'Yeşil Gökdeleni' - İstanbul Sapphire

09.05.2008





11,339 m2 arsa üzerine kurulu İstanbul Sapphireprojesi, Kiler Grubuna bağlı Biskon Yapı İnşaat şirketinin yürüttüğü ve faaliyete geçtiği inşaat bölgesinin en prestijli rezidans projelerinden biri. Proje, İstanbul’un iş yaşamının ana arterlerinde yer alması, Metro’ya (-3) direkt bağlantısı, TEM ve E5 karayoluna yakınlığı, Boğaziçi ve FSM köprüsüne yakınlığı ve Büyükdere Caddesi üzerinde olması ile Beşiktaş, Etiler, Şişli ve Sarıyer’in ortasında yer alması sayesinde daha da önem kazanıyor. İstanbul Sapphire ile şehrin merkezinde, İstanbul manzarası eşliğinde yaşarken, doğal hayattan ve yeşilden uzaklaşmamak da mümkün.



Tabanlıoğlu Mimarlık tarafından projelendirilen çağdaş teknoloji ürünü yapı, 235 metre yüksekliğinde ve toplam 64 katlı, zemin üstü 54 kattan oluşuyor. Bina ortak alanlar, otopark ve alışveriş katları çıkartıldığında ise 47 kat konut katı olarak tasarlanmış. Her biri 9 kattan oluşan 4 farklı zone/yaşam kuşağı bulunmaktadır. Her 3 katta bir bahçeli daireler, her 9 katta ise ortak alanlar ve mekanik alanları bulunuyor.







İstanbul Sapphire, Türkiye’nin ilk çevre dostu özellikli gökdeleni. Bu özelliği borçlu olduğu donanımlardan biri, doğal havalandırma sistemi. Cam bir örtü ile korunan binanın hava sirkülasyonu, her 3 katta bir bulunan, hareketli, kontrol edilebilir menfezler yardımıyla sağlanıyor.



Binanın çevresi birbirinden bağımsız iki kabuktan oluşuyor. İç mekanları, dışta oluşturulan kabuk yardımı ile olumsuz meteorolojik koşullardan ve sesten korunuyor. Bu şeffaf kabuk aynı zamanda iç mekan-dış atmosfer arasında tampon bölge oluşturuyor ve gün ışığının içeriye yansıması, otomatik kontrol storları yardımıyla ayarlayan bir perdeleme sistemi ile kontrol ediliyor.







Toplamda 64 Kattan oluşan İstanbul Sapphire Projesi'nin 6 katı otopark olarak değerlendirilmiş. 4 katı alışveriş, 2 katı konuta ayrılacak şekilde tasarlanmış toplam 1000 araçlık otopark alanı, her daireye ortalama 2 araçlık otopark imkanı sunuyor. 35,000 m2 inşaat alanı olarak tasarlanan alışveriş merkezi 6 kattan ibaret olup, cafe, bar, restoran, dükkanlar ve bir de hipermarketin bulunduğu konseptte hazırlanacak.



Proje, 157 adet lüks konuttan oluşuyor. Daire planlarında ferah ve aydınlık, mimari ve iç mimari yaklaşımlarda fonksiyonel ve estetik çözümler üzerinde durulmuş. Çevre dostu sistemlerin kullanılmasıyla enerji tüketimi kontrol edilirken, her katta iç bahçeler olarak düzenlenen yeşil alanlar, yüksek kotta oturumlarda da doğal ve sıcak bir atmosfer sağlanıyor. Kat yüksekliğinin 4 metre olduğu dairelerin tüm doğal ışık alıyor.







Her 9 katta bir, oluşan konutlar arasındaki yaşam alanlarının 5’inci katında mekanik kat, 4’üncü katında konut lobisi, 3’üncü katında yüzme havuzu, 2’inci katında spa, 1’inci katında ise bar, lounge ve restaurant bulunuyor. 34 metre yükseklikteki havuz ile 163 metre yükseklikteki golf pratik alanları, ev sahiplerine hizmet verecek.


İstanbul Sapphire projesinnin inşaat bitiş süresi Ağustos 2009 olarak öngörülüyor.

Türkiye'nin İlk Temiz Enerji Evi: PAÜ Güneş Evi

09.05.2008

Pamukkale Üniversitesi (PAÜ), Türkiye'de bir ilke imza atarak enerjisini kendi üreten evi bir laboratuvar olarak kurmuş. Kamu ve özel sektör işbirliğiyle yürütülen laboratuvar ev projesini ayrıca Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK), Devlet Planlama Teşkilatı (DPT), ABD Miami Üniversitesi, özel sektörden Bereket Enerji AŞ ve Nexans İletişim destekliyor. "Güneş Pilleri Kullanarak Güneş Enerjisinden Hidrojen Elde Edilmesi ve Bir Konutun Elektrik ve Isı İhtiyacının Güneş Enerjisiyle Karşılanması" adlı projenin yürütücülüğünü de PAÜ Mühendislik Fakültesi Makine Mühendisliği Bölümü Enerji Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Harun Kemal Öztürk ve ekibi yapıyor. Araştırmaya Miami Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Birleşmiş Milletler Uluslararası Hidrojen Enerjileri Merkezi Müdürü Prof. Dr. Nejat Veziroğlu da destek veriyor.

160 metrekarelik laboratuvar eve yerleştirilen 5 KW gücündeki güneş pillerinden gündüz doğrudan elektrik alınıyor. Bu pillerin üzerine takıldığı paneller, yıl boyunca doğu–batı ve kuzey–güney doğrultusunda güneşi takip ediyor. Böylece ışınların güneş pillerine her zaman dik gelmesi sağlanıyor. Buradan alınan elektrikle aynı zamanda aküler dolduruluyor. Ayrıca suyun elektrolizi yöntemiyle hidrojen elde edilerek depolarda saklanıyor. Güneş olmadığı ve aküler de bittiği zaman bu defa hidrojen kullanılarak elektrik üretiliyor.

Proje yürütücüsü Doç. Dr. Öztürk, bu sistemi şöyle anlatıyor: "Evin dışını, çok basit ve ucuz bir mekanizma olan tromp duvarlarla ördük. Dış cephesini camla giydirdik. Güneş çıktığı zaman tuğlaları ısıtıyor. Öğle saatlerinde tuğlalardaki sıcaklık 50–55 dereceye yükseliyor. İçerideki soğuk hava, alt kısımda açtığımız pencereden girerek tuğlalardan ısınıyor. Üst taraftaki pencereden de ısınarak yükselen sıcak hava içeriye veriliyor. Doğal bir klima gibi çalışıyor ve kış boyunca evin ısıtılmasına yardımcı oluyor."

Bu arada güneş kollektörlerinden elde edilen sıcak su da yalıtılmış tanklarda depo ediliyor. Tank içindeki ısı değiştirici, bir sıcaklık kontrol ünitesiyle ihtiyaç duyulan sıcaklıkta suyu sağlıyor. Sıcak su ayrıca evin ısıtılmasında da yardımcı sistem olarak kullanılıyor. Bu yüksek teknolojili evin fiyatına gelince... Bahsedilen elektrik, hidrojen ve ısı sistemleriyle birlikte şimdiye kadar 500 bin YTL harcanmış. Harun Kemal Öztürk, sistemin parçalarının piyasadan alınabilineceğini belirtiyor: "Güneş enerjisiyle hidrojen elde edilmesi ABD, Almanya, Japonya ve İtalya gibi ülkelerde denenmiş olmasına rağmen gördüğümüz kadarıyla bir konutun bütün enerjisinin sağlandığı bir çalışma Türkiye'de daha önce yapılmadı."

Kaynak: Milliyet, Resul Cengiz

Türkiye'deki İlk Sürdürülebilir Uygulama: Odtü Güneş Ev Projesi

09.05.2008

Odtü Güneşevi, 30 yıl kadar önce, Doç. Dr Mete Turan tarafından, Mimarlık öğrencileri tarafından yaz staji kapsamında gerçekleştirilmiş bir çalışma.Halen Odtü Öğretim Elemanları derneği tarafından ofis olarak kullanılıyor. Türkiye’de yapılan ilk ‘Güneş Ev’lerden birisi olarak tarihi bir anlamı var.


Teknik açıdan bakıldığında Odtü Güneş Ev, güneş serası ve güneş çatısı olarak planlanmış. İlk aşamada, o zamanlar Türkiye’de mevcut güneş kollektörü olmaması yüzünden, mimarlık fakültesinin makine işliğinde üretilmiş kollektörler kullanılmış. Öncelikle, oldukça ilkel koşullarda hazırlanan bu kollektörler ve özel bir ısıtma sistemi kurulmuş. Odtü Güneş evi ile ilgili performans ölçümleri yapılmış ve çalışmalar, Mete bey tarafından bir tez olarak kitap haline getirilmiş. Ancak Mete Turan’ın yurt dışına gitmesi nedeniyle, güneş evi çalışmalarına son verilmiş.


Uzun yıllar sonra, ‘90’ların ortasında güneş evi onarılarak güneşle ısıtma sistemi değiştirilmiş. Güneş çatısı kavramına uygun olarak, kollektörler yerine, “Hava Isıtmalı Güneş Çatısı" kurulmuş, zeminde ısı depolama sistemi getirilmiş. Onarımda emeği geçen, Doç Dr. Nur Demirbilek’in temelli yurt dışına gitmesi üzerinde ise, sistemler çalışır hale getirilememiş.


Uzun yıllar terkedilmiş bu bina, yakın zamana kadar tamamen harap haldeydi.
Daha sonra Odtü öğretim elemanları derneği tarafından onarılarak ofis haline getirilen güneş evin güneş sistemleri ise, yeterli para bulunamadığı için halen çalıştırılamıyor ve ancak ofis olarak kullanılabiliyor.


Buna karşılık sera ve pasif sistem olarak bina, %50 cıvarında güneşten yararlanıyor. Güneş çatısı işler hale getirilebildiği takdirde bu oranın %70 lere varması bekleniyor. Odtü’deki bu çalışmanın, Türkiye’deki ilk ‘Güneş Evi’ olması nedeniyle, güneş sistemleri işletilerek, konularla ilgili bir müze haline getirilmesi düşünülmekte. Proje, ancak kaynak bulunduğu takdirde gerçekleşebilecek.

Metin: Doç. Dr. Çetin Göksu

30 Haziran 2009 Salı

LEED Seritifkası nedir?

ABD ve dünyadaki diğer ülkelerin bir çoğunda, LEED belgesi, yapı sürdürülebilirliğini ölçmek için tanınan standarttır. LEED sertifikası almak, binanızın gerçekten bir 'yeşil bina' olduğunu göstermek için en iyi yoldur.

LEED;'yeşil bina derecelendirme sistemi', inşaat sektörünün lider firmalarınca oluşturulmuş kar amacı gütmeyen bir koalisyon olan Washington DC tabanlı, ABD Yeşil Bina Konseyi tarafından geliştirilmiştir ve yönetilmektedir.Bu sistem,yapının tasarımı ve inşaat safhasında olumsuz çevresel etkileri azaltırken karlılığı arttırmayı ve binayı kullanacak olanların yaşam ve sağlık koşullarını iyileştirmeyi amaçlamaktadır.

29 Haziran 2009 Pazartesi

Uçucu Küllerin Beton Yapımında Kullanımı

701i yıllar enerji ihtiyacının ve çevre bilincinin şiddetli olarak arttığı yıllardır. Bu artışlar termik
santrallerin üretiminin artmasının yanında, yakılan kömür atıklarının çevre sorunlarını, da beraber
getirmiştir.
ABD'de başlayan ve uygulamalı olarak tüm dünyaya çok kısa zamanda yayılan uçucu .küllerin
özellikle inşaat sektörü,, tarım sektörü, kimya sektörü gibi imalat sektörlerinde inanılmaz neticeler
vererek kullanılması günümüzde de artarak devam etmektedir. Bu sektörlerin, içinde en ekonomik
koşullan sağlayan, ve çok ciddi, teknik faydalar sağlayan kesim çimento ve beton, sektörüdür.
Endüstriyel atık olan külün değerlendirilmesi ve özellikle beton imalatında kaliteyi arttırmasi
Türkiyemizde 1990 yılların son.lan.nda farkedilerek kullanılmaya başlanmıştır:.
Avrupada standartlara uygun kül üretebilen termik santrallerin 'tamamı çimento fabrikaları
tarafi.nd.an parsellenmiş ve pç dışındaki uçucu kül katkılı çeşitli çimento cinsleri üretimi ivme
kazanmıştır.
Türkiyemiz de 4 termik santralin haricindeki santrallerin külleri, maalesef katkı maddesi olarak
kullanılmasına astm, tse639, tse450 standartlarına göre mümkün değildir. Seyitömer, Çatalağzı,
Tunçbilek ve Soma santrallerinin külleri de seperasyona tabii tutularak kullanıma
sunulabilmektedir:.
Bu kullanılma, olasılığı yakılan kömürün cinsine homojenliğine ve en önemlisi yanma şekli ile
fıltrelenmesi ne bağlıdır..
Uçucu küllerin yapısı küresel ve süngerimsi olup tane büyüklüğü l-200um arasında değişir,
Genellikle kimyasal yapısının % 85'i SiO2, AUO3, Fe2O3 , Caö ve MgO oluşturur,. Taneciklerden
oluşan kül yapılanmada senosfer, dermosfer özellikleri gösterir ve yüksek ısıdan dolayı
dekompozedir.
Minerolojik yapısında düşük kalsiyum barındıran uçucu küller kendi rutubetli ortamlarında
kalsiyumhidroksit ile reaksiyona girer ve bağlayıcı özelliğini ortaya koyar.
Yani puzolaniktirler. Yüksek .kalsiyumlu küller ise kimyasal yapısındaki amorf bileşenler v.b. den.
dolayı tek. başlarına bağlayıcı özellikleri vardır.
Uçucu, küllerin özgül yüzeyleri 1700-5000 cm2/g arasında değişiklik gösterir.. Bir termik santralin
hammade ve imalat şartları değişiklik göstermediği sürece o santralin külünün, inceliği değişmez.
Eloktro filtrelerde tutulan veya. seperasyona tabii tutulan küller çimento ve betonda kullanım
açısından uygundur. Yoğunluğu yaklaşık 800 kg/m3 dür...

Çimentoda kullanılması inceliği ile doğru orantılıdır., 3500 blain üzerindeki uçucu, kül direkt
değirmen çıkışından karıştırıcıya verilebilir... Tras gibi öğütme ve kurutma, maliyeti olmadığı için
çimento üretim, maliyetini düşürür. Uçucu külle hazırlanmış çimento çeşitleri ile yapılmış
betonların hidrasyon ısısında azalma, dayanıklılığında ve işlenebilirliğinde ciddi artışlar olur.
Uçucu kül katkılı imalat yapan -çimento fabrikaları dolaylı olarak, kapasite de arttırmış olurlar.
Beton tesislerinde de direk pç veya pkç-a ile çeşitli reçeteler hazırlanıp uçucu kül kullanımına çok
kısa bir zamanda geçilebilinir.,
Hazır betonda uçucu kül kullanılırsa::
A. mukavemet pç ye göre çok artar ve bu artım 400 güne kadar sürer
B. boşluk doldurduğu için donatı korozyonunu net önler.
C. hidratasyon ısısını düşürdüğü, için beton çatlaklarını önler
D., ciddi oranda geçirimsizlik sağlar
E. belli oranlarda betonun su ihtiyacını azaltır
F. Az oranda, da izolasyon sağlar
G. betonun işlenme oranı çok artar.
H. işletmede beton pompalanılın çalışmasını son derece rahatlatır ve aşman parçaların
ömrünü uzatır.,
I. betondaki büzüşmeyi engeller,.
J. betondaki kusma, ve ayrışmayı önler
Taşınması, stoklanması beton, içine katılımı aynı çimento gibidir.,
Belli oranda çimento yerine kullanabileceği gibi, ince agrega yerine de kullanılabilir.
Külün ve agreganın nitelik ve niceliklerine göre laboratuvar çalışmaları sonucunda en iyi
neticenin; hem çimento, hem.de ince agrega. yerine kullanıldığında alındığı tespit edilmiştir,
Ayrıca uçucu kül:
a-tuğla üretiminde
b- gazbeton üretiminde
c- enjeksiyon betonlarında
d-zemin stabilizasyonunda
e-dolgu malzemesi olarak kullanılmasında gün geçtikçe artmaktadır.
Dünyada maksimum seviyelerde kullanım alanı bulan uçucu, kül Türkiyemizde maalesef ortalama.
rakamların çok altındadır...
• Hem. endüstriyel bir atığın değerlenip ekonomiye katılması,
• hem çimento üretiminde mar ve enerji tasarrufu yaptırarak maliyet düşürmesi.
• hemde son kullanımlardan,, insan hayatını direkt etkileyen hazır betona getirdiği
olumlu, katkıları
• bir deprem ülkesi ve ekonomik sıkıntılar yaşayan ülkemizde gözardı edilemeyecek
teknik konulardır.

kaynak:İbrahim ÇİL
İliîon Çimento San. Ve Tic. AŞ.. Uğur Mumcu cad. No:4106700 G.O.P.- ANKARA